İyi günler. Ben bir gerizekalıyım.
Pantolonlarım hep kısadır, şortlarım da uzun.
Sabahları kahvaltıda yumurtalı kıymalı pide yerim. Günde 2,5 litre kola içerim. İçmeden önce çalkalayıp asidini kaçırırım. Kaşar peyniri tekerleğini dilimlemeden, ısırarak yerim.
Sokakta kendimden on yaş küçük çocuklarla oynarım. Yarısını döverim. Anneleri de beni, ellerinde oklava, mahallede kovalarlar; kaçarım ve hep camiye sığınırım. Mahalle çok şenlenir.
Camide hocadan önce tekbir getirip cemaati yanıltırım. Müezzin kıl kıl baksa da, Mahmut hoca bi’ şey demez bana.
Ben salağın tekiyim. Terlikle BMX (bemeks bisiklet) sürerim. Frenleri olmayan bisikletimi durdurmak için ayağımın altını arka tekerleğe sıkıca yapıştırırım. Bazen BMX’imi durduramadığım zaman kendimi yere atarım.
Bakkaldan plastik top alırım. Hemen ortadan ikiye keserim. Bir yarısını kafama şapka yaparım. Öteki yarısını cebime koyarım. Kafamdaki şapkadan gelen petrol kokusu başımı döndürür. Bayılmadan önce c*****n çeşmesine koşup yüzümü yıkarım. Camideki dut ağacına çıkarım. Çeşmeye gelen çocuklara şerbetli şerbetli tükürürüm. Cebimden topun diğer yarısını bu çocuklardan birine hediye ederim.
Ablamın Ferdi Tayfur kasetlerinin üzerine kendi sesimi kaydederim. Komşunun çocuklarına, ekmeğin arasına kahverengi ayakkabı boyası sürüp, üstüne biraz da şeker atıp, yediririm. Geceleri sokağa inebilmek için, balkondan aşağı mandal atarım. Getirme bahanesiyle gidip iki üç saat gelmem. Müezzinin lojmandaki evinin balkonuna kızkaçıran atarım. Babam beni dövdüğünde kendimi mahsus yerden yere çarparım, iyice yuvarlanırım. Ya da, dövdükten sonra birden ayağa kalkarım, bağıra bağıra “Zahidem kurbanım”ı söyleyerek apartmanın içinden aşağıya fırlarım. Karnım acıkıncaya kadar da gelmem.
Bebeler maç yaparken beni almazlar. Kenarda bir süre seyrederim yalandan. Sonra, mesela, birisi gole giderken sahaya girerim topu elime alıp, arkama bakmadan koşarım.
Benle bilye de oynamazlar. Yendiğim bilyeleri gider Bahrigilin binasının lağım kuyusuna atarım; gıcıklığına.
Düğünleri çok severim. Düğünleri uzaktan seyrederim ilk önce. Sonra adım adım yaklaşırım çalgıcının, oynayanların olduğu ampullerin altına. Bir saatte 10 metre anca gelirim. Herkesi yavaş yavaş tedirgin ederim. İlk önce çalgıcılarla ilişki kurarım. Beni zaten hemen severler. Çalgıcılar bana sahip çıktığı için düğün sahibinin akrabaları da beni kovamazlar. Bu akrabalar ekseriyetle eniştelerden oluşur. Çıkarım oynarım, türkü söylerim; Mihriban. Yaş pasta yerim. Fıstık leblebi lokum yerim. Meysu içerim.
Sonra eve giderken eve balkondan girmeye çalışırım, tam girerken aşağı düşer hastanelik olurum. Mahalleli iki gün rahat edecekken, ben hastaneden çıkar gelirim. Demin söylediklerimi bu sefer alçılı ayağımla yaparım.
Ama ilk önce, bebeleri korkutmak için, alçılı ayağımla it eniklerine teperim. Küçük bebelere de iki bağırırım. Aynı günün gecesinde, annemgil misafirliğe gidince, evde, müzik setinin sesini sonuna kadar açıp, Salif dayımın Almanya’dan getirdiği, DJ Tiesto diye bir CD dinlerim. Hoparlörleri pencerelerin önüne koyarım.
Sonra kral gene benim.
Mahalleyi zıplatırım.

|